Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, birkaç gün önce Türkiye’nin tarım ürünlerinin ciddi anlamda zarar gördüğü bir doğal afet yaşadığını ifade ederek, “Bu tabloda en çok zarar gören ilerden birisi de Malatya. Malatya son zamanlarda birçok doğal afet yaşadı ama tarımda en büyük doğal afetle karşı karşıyayız. 2014’te de böyle bir hadiseyle karşı karşıya kaldık ama şu ana arpa ve buğday hariç elimizi atabileceğimiz bir tarım ürünü kalmadı” dedi.
Malatya’nın 2020 depremi sonrasında 6 Şubat 2023 depremini yaşadığını anımsatan Özcan, yaşanan zirai don nedeniyle şimdi de tarım ürününde ekonomik bir deprem yaşadığını ifade etti.
Özcan, kentin tabanına yayılan bir ekonomik gelirden mahrum kalacağına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Sadece üreticinin zarar gördüğü bir fotoğrafın dışına çıktı. Şehrin genel anlamda ekonomik gelirinin 500 milyon doların üzerinde olduğu, bölgesel anlamda bütün illerin etkilendiği, istihdam açısından önemli bir görev yağan kayısı, ciddi anlamda bir zararla karşı karşıya. Hem üreticinin hem Malatya’daki esnafımızın hem de ihracatçımızın uğradığı sıkıntıların en aza indirgenebilmesi için bir çalışma bekliyoruz.”
Üreticinin ve ihracatçının uğradı zararın en aza indirgenebilmesi için bir çalışma beklediklerini dile getiren Özcan, “Üreticinin 12 aydır bakımını yaptığı bir ağaç var, bir 12 ay daha bakımını yapacak. Bu süreçte ekonomik anlamda giderlerinin karşılanması gerekiyor. En azından bu önemli çünkü ağaç, normal rutinin dışında da bir zarar gördü. Bunun için ekstra bir bakım ihtiyacı doğacak. Mutlaka hızlı bir şekilde en azından gübre ve mazot giderlerini karşılayabilecek nakdi bir yardım gerçekleşebilir mi bunu talep edeceğiz. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçların faizsiz ertelenmesi gerekiyor. Daha önce yaşanan krizlerde öteleme oluyordu ama faiz mağduriyeti yaşanmasın. Deprem döneminde KOSGEB’in uyguladığı gibi en azından bir yıl faizsiz iki yıl ödemeli uzun vadede önemli faizsiz kredi imkanı sunulabilir. Sulamada yaşanan sıkıntılarda, enerji maliyetlerinde ciddi destek sağlanabilir. TARSİM sigorta poliçesinin amacı Türkiye’deki tarım ürünlerini bu tür afetlerden korumak fakat hem poliçe yaptırmıyoruz hem de TARSİM’in mevcut yönetmeliği Türkiye’nin yaşadığı iklim değişikliğine uygun hale getirilmesini talep ediyoruz. İkincisi TARSİM sigortasının DASK gibi mecburi hale dönüştürülmesi içinde bir çalışma yapılmalıdır. TARSİM bu mevcut yönetmeliğiyle, personel yapısıyla, sahadaki inceleme metotlarıyla üreticinin zararını tanzim edebilecek bir eylem planına dönüşmüyor. Üretici bu konuda ciddi anlamda feryat ediyor. Bu anlamda da özellikle bölgesel kıymetli ürünler yetiştiren illerin milletvekilleriyle beraber Tarım ve Orman Bakanlığıyla, TARSİM’de detaylı bir çalışma yapılmasını rica ediyoruz bu bunun için bir fırsata dönüşebilir” diye konuştu.