Depremlerden kısa bir süre sonra, hasar gören binalara, duvarlara 'C.Y.' imzasıyla yazılan yazılar, kimi zaman hüzünlendirirken kimi zaman gülümsetti.

Malatya’nın kimi zaman derdini kimi zaman sorunlarını kimi zaman yaşadıklarını duvarlara yazan Cahit Yılmaz’ın hikayesi belgesele konu oldu.

İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Ersin Aycan’ın yönetmenliğini yaptığı belgesele ‘Kara Yazı’ adı verildi.

İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Ersin Aycan, “6 Şubat’ın ilk seneyi devriyesinde 6 Şubat 2024’te Malatya’nın yerel bir kanalında Cahit Yılmaz diye bir vatandaşımız duvarlara yazılar yazıp, duvarlara kendi içsel dünyasını aktarmaya çalışıyor. Malatya’nın halini anlatmaya çalışıyor. Kendi çapında olan fikirlerini, düşüncelerini dışa vurmaya çalışıyor. Bende bu duvar yazılarını tek tek gezip, çekip, görüntüsünü alıp, kendisiyle de röportajlar yaparak bir belgesel çalıştım. Bu belgesel, aslında bir deprem belgeseli gibi görünebilir. Bu aslında yazılı bir kültür gibi yazılmış aslında birkaç gün içerisinde yıkılacak bir duvarı çekmek oldukça acı vericiydi. Çünkü tıpkı bir insan gibi oluyor o sözler, kelimeler, harfler, altına atılan imzalar. Aslında belgeselde de bunu söylüyoruz; o duvar yazıları belki o memlekette yaşayan herkesin söylemek istediği cümleler haline dönüşüyor. Bizde bunları derleyip Malatya halkının da gördüğü bu duvar yazılarıyla Malatya’nın şu anki durumuyla ilgili dışa vurum yapmaya çalıştık. İnsanlar, memleket, Malatya hakkında neler söyleniyor; bu sadede yıkımla veya kaybolmuşluk değil bu belgeselde umutta var. İçimizde saklı kalan umutlar, memleketin yeniden inşasına dair umutlarda söz konusu” dedi.

“Belgeselin çekim aşaması gerçekten çok zorlu bir süreçti” diyen Aycan, şöyle konuştu:
“Duvar yazılarını tek tek gezmek, çekmek, akşamın karanlığında onu aydınlatmak, orada bir sanatsal bakışı açısını toparlayabilmek oldukça zor zamanlardı. Ama çekip, bitirdik. Yaklaşık 6 aylık bir zaman aldı. 2024 yılı haziran, temmuz gibi çekimlere başladık, çekimlerle beraber röportaj ve kurgu süreci bizi oldukça yordu. İlk gösterimini Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi’nde gerçekleştirdik. Duvara yazılan yazılar aslında bir insan gibi oluyor. Onu okurken aslında o yazı konuşuyor. Onu yıkılırken görmek… Belgeselde bir sahnede “Aşk olsun böyle mi yıkılacaktık?” diye bir yazı var, o yazı yazılırken yıkım yapılıyor. Buna şahit olmak görmek; dili, kulağı, beyni olan bir yazı gibi geliyor. Yazılar aslında konuşuyor ve bizi anlatıyor. Dediğim gibi bu bir dışa vurumculuk. Duvarın yıkıldığını görmek bile bizi gerçekten Malatya’dan bir parça daha gitti, etinden bir parça daha kopardılar gibi hissediyoruz.”
